BU KİTABIN FELSEFESİ: YAŞAM YAŞAMAK İÇİNDİR.
Anlatacağım kitabı 1984 senelerinde tanıdım okuduğum gazetenin ünlü köşe yazarı İlhan Güngören’in çevirisini yaptığı kitaptan bahsediyordu.
Hemen gidip kitabı aldım çok sarsıcı bir kitaptı fakat kitabın içeriği seksi çağrıştırdığı için çevremde ki, kişiler ile açık tartışma imkanı bulamadım bunca sene sonra bile aynı durumdayım.
Kitabı okuduğum günlerde ki, ilgiyi zaman içinde kaybetmeye başladım.
Bunun sebebini günümüzde şöyle yorumluyorum; Bahsettiğim kitapla tanıştığım tarihte 44-45 yaşlarında idim hayli genç sayılırdım.
Kitapta anlatılana ihtiyacım olduğunu kabullenemiyordum belki de kitabın özünü anlayamıyordum.
Şimdi 60 yaşlarındayım işin bilincine vakıf olmaya başladım bu yüzden benzer içerikli bir kaç kitap daha alıp araştırmaya giriştim tabii ki, kendi çapımda iddialı değilim.
Gayem ileride ki, nesillerin daha mutlu daha sevecen bir dünyaları olması bu açıdan bir nebze katkım olursa ne mutlu bana.
Dünyamız hakikaten yaşanılası bir dünya insan belli yaşlara gelince olayın daha bir farkına varıyor.
İnsanlara ve özellikle gençlere anlatmak istediğim: Sevmek isteyen önce sevilmesini bilmeli?
Sevmek en güzel şey yaşamı bir bütün olarak sevmek?
Özgürce ve mutlulukla huzurla yaşamın hakkını vererek yaşanmalıdır?
İsmail Özomay 01.05.2010 İstanbul.
YAŞAM
İnsanın medeniyet yolculuğunda etap etap vardığı nokta dilini geliştirip sonrada yazıyı bulması yazıyı basılı hale getirmesidir.
İnsan ilişkilerindeki kazanımını becerilerini birikimlerini gelecek kuşaklara miras olarak bırakır.
Bu mirası bırakırken önüne yasaklar engeller çıkar cezalar yaptırımlar bunların hepsi de engebeli arazilerdir.
İnsanın bunları aşması şarttır, yoksa insanlar medeniyet yolunda hiç bir gelişme kayıt edemezler ileriye doğru hamle atak yapamazlardı.
Bugün insanların kendileriyle barışık olarak hayata tutunması bakışı mutluluğu ruhsal dengesinin cinsellikle yakın bağı olduğunun farkında.
İnsanlar cinsellikten haz almadıkça kendilerini olumsuzluktan kurtaramıyor.
Haz almaktan uzak kalanlar sevgiden uzak kalıyorlar, sevgisizliği seçiyorlar.
Güldürmeyi değil ağlatmayı seviyorlar, yaşatmaktan uzak öldürmeyi yeğliyorlar.
Dünyamızın bu günkü durumu içler acısı.
Geçmişten bizlere aktarılan bilgi ve beceriler kültür birikimlerin ışığında günümüze baktığımız da kadın-erkek ilişkilerin de sevme-sevilme bedensel ilişkileri aşkları ruhsal aşkları arasında derin bağlar görülmek.
Huzurlu ve sağlıklı uzun yaşamanın ön şartı sevme-sevilme ve beslenme bu şartlar önemlidir.
Günümüz de kıskançlık rekabet çatışmaların ruhsal sorunların esas sebebi alkol sigara obezite yeme içme alışkanlığı doyurulmamış cinsel açlığın tezahürüdür.
Cinsellik ve sevgi dünyamızın tadı tuzudur.
İnsanlığın devamlığını sağlayan doğallıktır.
Bizlere sunulan bir lütuftur.
İnsanlar kadın-erkek arasındaki eşitlik ilkesini benimseyip karşılıklı sevgi saygı uyum içinde geliştirmelidir.
Hiç kimse karşısında ki, kişiyi kişisel malı olarak görmemelidir.
Günümüzde mutlu ve huzurlu yaşamak istiyorsak streslerden uzak durmalı sakinliğe önem vermeliyiz.
Sağlıklı beslenmeyi doğru nefes almayı öğrenmeli.
Sevişirken de tutumlu olup er suyunu korunmasını öğrenilmeli.
Er suyunu enerjisinin önemini özünü anlamalıdır.
Bu anlayış onu daha uzun yaşamasını sağlayacaktır.
DOĞA İLE BÜTÜNLEŞME
Doğada var olan enerji akışı bu akışın insan doğa yer gök arasında beynimiz ciğerimiz kalbimizin arasındaki akış.
Kadın-erkek arasında ki, uyumluluk veya kin nefret?
Yeryüzü ile gökyüzü arasındaki akış.
Kimileri bu akışa uyum sağlayamaz yenilirler.
Uyumsuzlukları kendilerini kandırılmış veya zulme uğramış sanırlar.
Kimileri ise böyle bir akışın varlığından habersiz yaşarlar.
Doğanın her şeyi ile nasıl uyum içindedir.
Gün ile Gece ne kadar uyumludur.
Uyumu bozarlarsa tüm enerji akışı bozulacak yaşam gücünü kaybedecekler.
Ve üstün den gelemeyecekleri işlere girişip hayatlarını çıkmaza sokacaklardır.
İnsan gençken hayatın gizini anlamak ihtiyacı duymaz.
Orta yaşa gelince hayat hakkın da çeşitli şeyler duyar bunları uygulamak ihtiyacı duymaz.
Yaşlandığı zaman hayata dört elle sarılır fakat fırsat elinden kaçmıştır.
Güzelliklere ulaşması artık çok zordur.
Çünkü gücü azalmış çok güçsüzleşmiştir.
İnsanın iç dünyası bir de dış dünyası vardır.
Bu iki dünyanın arasında ki, zıtlıkların farkına varırsak neyin gerekli neyin gereksiz olduğunu anlaya biliriz?
Zıtlıkları birleştirmeli.
İnsan huzurlu uyumlu ve mutlu bir hayatın yaşantının arayışı içindeler uyumlu yaşamın en tepe noktası sevmek sevilmektir.
Sevme sevilme insanı yaşama bağlar hayatı boyunca yaşamaktan tat alan mutlu zevkli ruhsal bedensel yönden doyurucu yapar.
Ruhsal ve bedensel olarak da büyük haz alırlar alınan bu hazzı uyum içinde sevişenlerin aldıkları zevke aldıkları hazza benzetebilir.
Testosteron hormonu sağlıklı ve genç görünmemizi zihinsel bedensel açıdan da katkısı büyüktür.
Bütün cinsel uyarılarda erkeğin kanındadır.
Testosteron seviyesi artar görsel uyarılar bile testosteron seviyesin de artış etkisi olur.
Güzel tatlardan yararlanmak varken niçin bu zevkten neden vazgeçelim.
Sevmek-sevilmek sonu olmayan evrenin sonsuzluğu gibidir.
Sınır koymak imkansızdır.
Aşk bir pınardır bitmez tükenmezdir.
Su ile ateşin birliğidir.
Aralarında sağlanan sonsuz uyum.
Eğer bu uyum sağlanamazsa aralarında ki, her şey haraptır kayıptır hatta ölümdür.
GÜVEN SORUNU
Erkeğin kendine güven duyması cinsel gücüyle ilişkilendirilir.
Kadınında kendine güvenmesi cinsel ilişkisini sağlıklı gerçekleştirmesi ile bağlantılıdır.
Yasaklar içinde büyüyen erkekler kendilerini güvensiz hissederler.
Kendine güvenen erkekler eşlerine de güven verirler eşlerini mutlu ederler.
Paranın satın alamayacağı şey sevgidir.
Sevgi zor kullanarak da elde edilmez.
Kadın ve erkeğin birbirlerini sevebilmeleri için öncelikle ona güvenmesi onu benimsemesi gerekir.
Bir birlerine kötü davranan eşler korkuyu ön plana çıkarır.
Korku da güvensiz sevgisiz bir hayattır.
Güvensiz hayatta bedensel ve ruhsal yönden bütünlük sağlayamazlar.
Kadın ile erkek arasında uyum sağlayamaz.
Sevişirken aşırıya kaçmak erkek için erken ölüm nedenidir.
Tutumluluk ilkesini benimseyerek tutumluluk yöntemini uygularsa erkek için faydalı ve yararlıdır.
Yeni bir işe başlarken ilk olarak yapılacak iş de kaybı ve kazancı hesabını iyi yapmaktır.
İsraftan savurganlıktan kaçmak tutumlu olmaktır.
Tutumluluk önceden tedbir almakla başlar.
Bu da insanı hazır olmaya yöneltir.
Hazır olmak ise insana güç kazandırır kendisine öz güven kazandırır.
Öz güveni olan kişiler ise her zaman başarılıdır.
Başarılı kimseler ise her zaman üstün güce sahip olan kişilerdir.
Cinsellik öğretisinin esas amacı insanın ruhsal ve sağlıklı uyumlu bir topluma ulaşmasını sağlamaktır.
Tüketim toplumları cinselliğinde meta haline getirip tamamen özgür olmasını istemektedir.
Bugün görünen odur ki, serbest özgür cinsellik ihtiyaç duyulan güvenli bir toplum oluşmasını sağlayamamıştır.
Evlilik kurumu tek eşlilik kavramları ön plana çıkarmıştır.
Çeşitli hastalıklara karşı en sağlıklı yol olarak kabul görmektedir.
Aids gibi daha bir çok hastalıklar örnekler arasında sayılabilir.
Tutumlu olmayıp sıklıkla sperm kaybeden kişinin yaşam gücü azalır, saçları dökülür, görmesi azalır, erken yaşlılık baş gösterir.
İnsan önceleri bu oluşumu fark etmeyebilir.
Aradan yıllar geçince böyle kötü durumla karşı karşıya kalır.
Tutumlu insan gereği daha fazla hormon ve enerjiyi saklamayı öğrenince?
Bu enerjiyi ruhsal bedensel zihinsel yönünü geliştirmek için kullanmalıdır.
Mutlu insan gücünü israf etmeden saklamasını öğrenmelidir.
Şartlara çabucak alışabilmelidir.
Güçlülük her zaman başarı getirir güçlünün daha güçlenmeye güçsüzün de daha fazla güçsüzleştirmeye zafiyeti vardır.
Güçlü her zaman gücünü arttırır.
Zayıf da her zaman daha da zayıflar.
GENÇLİK
Gençler hayatı tanıma ve hayatı yakalamaya çalışırken bilinç sizce aşırı gayret sarf ediyor.
Hayattan zevk almaya çalışırken yaptıkları yanlışlıklar.
Onların hayallerini heba etmelerine sebep oluyor hayata kin ve öfkeyle bakmalarına sebep oluyor.
Hayatın verdiği yaşam enerjisi katkısı gencin zihinsel ve ruhsal yönden beslenmesine yardım edecektir.
Genç kendisinin kimlik arayışında boş kayıp hayallerin peşinde yol alır.
Yaptığı bu yanlışlıklar onun bir amaca hedefe ulaştırmaz.
Hataların ve aşırılıkların farkına varıp zamanın da dönülmez ise gençler de ruhsal bozukluklara sebep olur.
Gençler düzgün ve uyumlu bir yaşam kuramazlar.
Bu da gencin yitirilmesine felaketine de sebep olur.
Bu durumlara düşen gençler hayatlarında boşluklar yaratır.
İnsanlarla yakınlaşamaz hasta ruhlu bu tür genç erkekler.
Kadınlardan uzak durmaya çalışırlar.
Kadınla cinsel ilişkiye giremezler ya da ilişkiye girmekte zorlanırlar.
Sosyal hayattan uzak kalmak gençde doyum eksikliğine de sebep olur.
Böylece kırılganlık öz kimliğine olan bağlantı sını kayıp etmesine sebep olur.
Sosyalleşmeden doğan eksikliği yeniden kazanmak için toplum bilincinden yararlanmaya başlar.
Bu bilinç de onun kaybettiği hayallerini için de oluşan boşlukların yeniden dolmasına yardımcı olur.
GENÇ KALMAK
Uzun ömürlü olmak bir saplantı değildir.
Günümüzde uzun ömürlülük sözü kullanılmıyor ama herkesin içinden geçirdiği uzun yaşamaktır.
Genç görünmek de bir yaşam biçimine dönüştü genç görünmek tutku haline geldi.
Daha önceleri artık yaşlandım diye bir köşeye çekilip vakitlerini bağ bahçe işleri ya da örgü örmekle dolduran yaşlılar.
Şimdi gençlere özgü giysiler saç şekilleri davranışları hepsi gençliğin gücünü kıvançlarını sürdürme isteği yansıyor.
Düşünceleri bile gençlerden geri kalmıyor.
Kaç yaşında olursa olsunlar hala seve bilecek ve sevilebilecek duygu sunu sürdürebilen kimseler oluyorlar.
Pek çok yaşlı kimsenin içine düştüğü o yalnızlıktan terk edilmişlik duygusundan kendilerini kurtarma yönünde büyük yol almış olurlar.
Sağlıklı kalmak için sürekli ve düzenli olarak egzersiz spor yapmak?
Buna ek olarak çağdaş bilim yaşlanma sürecinde hormonların çalışmaları arasında sıkı bağlantı olduğu ortaya koymuştur.
Cinsel etikliklerin işleyişi bir kaç yaşamsal hormon üreten iç salgı bezinin etkileri söz konusudur.
Ruhu bilimsel açıdan ele almış olsak sevişme insanı çöküntüden kurtarmakta kıvanç ve haz vermekte büyük yardımcıdır.
Hiç kimse sevişme söz konusu olunca artık işe yaramaz bir yaratık olmayı istemez.
Kendini dokunma okşanma zevklerinden mahrum eden yasaklayan yaşlılık yıllarını derin bir keder ve mutsuzluk için de geçirir.
GENÇ KALMANIN YOLU
Günümüzde sağlıklı güçlü yaşam sürdürmek için birikimlerden deneyimlerden yararlanmamız lazım.
Genç kalmak hepimizin arzusudur emelidir.
Hayata yapıcı bir biçimde katkıda bulunmaktır.
Sağlıklı bir hayat sürdürmek için sağlıklı yiyip içme alışkanlığı ve düzenli spor yapılmalıdır.
Sevme-sevilme bu programdan ayrı düşünülemez?
Ruhsal yönden bizi yaşamayı sevdirir çabamıza güç katar genç kalmayı gönülden istememizi sağlar.
İnsan bazen kazanacağı şeyi kaybeder başaramaz kazanmayı istemek beklentimiz kadar.
İşin başında dikkatli davranır önemsersek kaybetmemeyi başarırız.
Kadının erkeksiz erkeğinde kadınsız olması düşünülemez
YAŞLANMA
Belli bir yaştan sonra büyüme hormonuna bağlı olarak vücut yağlanırken kemik sertliği azalır.
Kaslar zayıflıyor cilt dokusu elastikiyetini kaybediyor.
Büyüme hormonu kasları geliştirip kemik dokusunu sağlamlaştırıyor.
Büyüme hormonunu ilaç ve iğnelerle dışarıdan almak yerine vücudun bu hormonu kendisinin yapmasını nasıl sağlarız.
Bu hormon spor yaparak sağlanır kas yapıcı egzersizler büyüme hormonunu arttırır.
Ağırlık çalışması yapmamız gerekiyor bu arada hafif egzersizle günlük yürüyüşlere devam etmeliyiz.
Yakın çevremizde gördüğümüz gibi orta yaş üstü çoğunlukla bir araya toplanıp bolca sohbet ederler.
Bu hanımlara kocalarınız nerede diye sorsanız alacağımız cevap bizi hayli şaşırtır.
Alt kata indiler öbür dünyaya gittiler diye cevap verirler.
Araştırmalardan çıkan sonuç dünyada kadınlar erkeklerden azami beş on yıl daha fazla yaşıyorlar.
Erkeklerin alt kata gidişleri dünyaya nedenini araştırırsak şu sonuçları elde edebiliriz.
İnsan neslinin devamını döllenmeyi sağlamak için sarf ettiği gayret kendisi ve ailesinin barınma yiyecek içecek ihtiyacını karşılamak ailesini her türlü tehlikeden korumak kollamak görevidir.
Bütün eylemler güce kuvvete dayanıyor.
İlkel çağlarda insan yiyecek aramak buldukları av hayvanlarını başkalarına kaptırmamak için kıyasıya kavga ederlerdi.
Kadınlar ise çocuk doğurmak ve onları büyütmek.
Erkekler belli yaşlara gelince gücü kuvveti kaybedip döllenme güçleri de azalınca hayatta yaşama nedeni kalmadığı için alta kata gitme zamanının geldiğin kanısına varıyor.
Erkeklerin önden gitmesinin temel nedeni budur.
Kadınlar ise çocuklarına bakmak daha sonraları torunlarına bakımından kendilerini sorumlu tutmaları daha uzun yaşamalarını gerektiriyor.
Babaanne ve anneanneler buna örnekler.
Bir araştırmaya göre kadınların erkeklerden uzun yaşamama sının nedeni bağışıklık sistemlerinin daha güçlü olması.
Vücudun savunması azalırken erkeklerin hastalıklara karşı direncinin düşük olması ömürlerini de azaltıyor.
Mutlu huzurlu uzun ve sağlıklı yaşamak için doğanın bize sağladığı bütün imkanları sürdürmemiz gerekiyor.
Bir yeri kırılıp da alçıya alınan kollar bir süre sonra incelir ve kas yapısı erir içimizde ki, merkezin kolumuzu kullanmadığımızı farkına varınca işe yaramayan organdan desteğini çekmesidir.
İçimizdeki merkez bu adamda iş kalmamış bitmiş enerjisi tükenmiş dediğimiz an işimiz bitiyor ve geri sayım başlıyor.
Yaşamı uzatmak için yapılacak şey seks hayatımız düzenli olmalı.
Tutumlu olmak erken boşalmayı denetim altına almak dölleme fonksiyonu devamını sağlamak spor yapıp kaslı zinde ve de forumda kalmak için uğraş vermelisiniz.
Testosteron hormonu dediğimiz erkeklik hormonu ile somatotropik hormon kas ve büyüme hormonu çok iyi arkadaştırlar ve birbirlerin tetikler.
Kas ve beden gücünü arttıran sporlar yaparak Testosteron seviyesini yükseltebiliriz.
Testosteron seviyesi düşük olanların ölüm riski normal olanlara göre yüzde seksen beş daha fazladır.
Bu arada bekar yaşayan erkeklerin ölüm riski evlilere göre yüzde kırk daha fazladır.
STRESTEN KURTULMAK
Sabahları biraz erken kalkın.
Dar kıyafet giyip vücudu sıkmayın.
İlaçlardan uzak durmaya çalışın.
Yapacağınız işleri not ediniz.
Hafızanıza fazla güvenmeyin.
Zamanı boş yere harcamayın.
Akşamları az yemek yiyin.
Kötümser insanlardan uzaklaşın.
Dağınıklığa prim vermeyip derli toplu olun.
Gülümseyin her şeyi bilmek mecburiyetinde olmadığınızın bilincine varın.
İnsanlarla iyi ilişki kurun onlara hoşlanacağı güzel sözler söyleyin.
Öz güveninizi geliştirin mutluluğunuzu ertelemeyin.
İnsanlarla selamlaşın arkadaşlarınıza dostça sarılın.
Gökyüzünü yıldızları seyredin.
Şarkı söyleyin ıslık çalın.
Her zaman görüntünüze özen gösterin.
Yapmaya çalıştığınızı en iyisini yapın.
Asla mükemmeliyetçi olmayın.
Spor yapın yürüyüş yapın.
Kendinize yeterli olun en yetenekli benim demekten vazgeçin.
Adım Hıdır elimden gelen budur deyin.
Kişilere öğüt vermekten onları adam etmekten vazgeçin.
Karşılıksız sevmeyi öğrenin karşılık beklemeyin.
Şişmanlıktan kaçının.
Arkadaş çevresi edinmeye çalışın.
Uykunuza dikkat edin.
Az ve öz konuşun dinlemeyi öğrenin.
Arkadaşlarınıza iltifat etmekten çekinmeyin.
Yapılacak işleri tıkıştırmayalım.
Stres doğuşta bize kalan kötü huy değildir.
Stres hayatın çeşitli zorluklarının?
Size kazandırdığı kötü bir huydur.
Bunu asla unutmayalım.
Siniri öfkeyi zevk edinmeyelim.
Bu ortamlardan mümkün oldukça uzak durup?
Alışkanlıklardan hatta yapmaktan kendimizi arındıralım.
Strese veda edelim.
Sevişmek bedenimizi canlandırır bozulan beden kimyamızı tazeler ruhsal sağlığımıza katkı sağlar bizi hayata bağlar.
İnsanların her biri yaşam enerjisi ile doğarlar.
Yaşam enerjisini kimisi akıllıca kullanır.
Kimileri bitmeyecek gibi savurganca harcarlar.
Akıllıca kullananlar uzun ve mutlu bir yaşam elde ederler.
Kötü kullananlar ise hastalıklı ve isteksiz bir yaşam sürerler ve erken ölürler.
KİŞİSEL BENLİK
Kendisini benliğini öz güvenini geliştirmeyen insan yaşamasını destekleyen besleyen bütün yan unsurları kayıp eder.
Kendisini geliştiren kişilerse hayata sarılırlar hayata daha saygın daha sevecen bakarlar.
Yaşanılan insan ilişkilerinde başka insanların sevinçleri öfkeleri olumlu ya da olumsuz yönde bizleri de etkiler.
Bu yaklaşım biçimleri her insanın kendine özgü fikirleri yaradılış düşünme ve eylemlerinin bir tezahürüdür.
İçsel enerjisinin farkın dalığına varan insan bunun bir yaşamın şekli olduğunu anlar kendi dışındakileri kendi bilinciyle sürekli besler. Hayata daha bir güzel daha bir sevecen bakar.
Kişisel zafiyetleri ve benciliğinden arınır.
MUTLULUK
İnsan devamlı arayış içindedir bedensel ruhsal akılcılık yönünden huzurlu mutlu doyuma ulaşmayı arar.
Bireysel ilişkilerini geliştirmeye çalışır, dini inançları ona huzur verir.
Cinsel doyumsuzluk ise ruhsal yönden hayal kırıklığı yaratır.
Bu zorlukları aşmak sağlık içinde yaşamak cinselliğin verdiği baskılar ve sıkıntıdan kurtulmaya çalışır.
Cinselliğini kullanarak karşı cinsle daha yakınlaşmaya bütünleşmeye çalışır.
Bireysel sevgi merhamet acımaya da dönüşebilir.
Doymak bilmeyen insanın kişisel benini arzunun dingin olmaya çalışır.
Bu kişiye huzurlu ve dengeli bir hayata hazırlar.
Günümüzde sevgi daha bir sıradan yaşanmaya başlandığı görülmektedir.
Bu yüzden sevgi eksikliği duyulmaktadır.
İnsanın bunları aşıp insana has olan yeni şeyler bulup hayata katması lazımdır.
O zaman hayata olan bağı artacak sevme sevilmeye inanç artacak huzura şefkate dönüşür.
Kişisel kimliğimizi kendi imkanlarımızla geliştirmek varken?
Cinsel bilgi eksikliğimiz dolayı medya ya da yazılı basında okuduklarımız seyrettiğimiz şeylerden müthiş şekilde etkilenmekteyiz.
Ruhsal enerji ve cinsel enerjimizin dünyada ki, bize kattığı yüklediği rolü anlama eksikliğimiz sürüp gidiyor.
Sevmek ve sevilmek enerjimizi dengeli ve uyumlu hale getirmedikçe bu çalışmanın ne kadar önemli olduğunu anlamadıkça insan yaşamının huzurlu mutlu olarak uzatmaya imkan yoktur.
Mutlu insan çevresine mutluluk aşılar insanlara sevgi ile yaklaşır.
Anne baba ve çocuklar mutluluğu paylaşır.
Mutsuz insanlar çevresine mutsuzluk yansıtır.
Aile de baba mutsuzsa bunu anneye de yansıtır.
Çocukları da aynı şekilde mutsuz olurlar.
Bu da toplumun sağlığını kötü şekilde etkiler.
Anne çocuğunu dünyaya getirir.
Çocuğu büyütürken ona iyi ya da kötülük yönünden bilgiler aşılar.
Ruhsal yapısını şekillendirir.
Çocuğun geleceğini kurar.
Ya mutlu sevecen bir birey olur ya da mutsuz karamsar hoşgörüsüz kişi olarak yetişir.
Mutlu insanlar tüm dünyaya kainattaki bütün canlı varlıklara sonsuz sevgi duyar.
Her türlü israfa yıkıcılığa kötülüklere karşı çıkarlar dünyayı yaşanılası bir yer yapmaya çalışırlar.
Çok başarılı insanlar yazarlar, sanatçılar daha bir çokları mutluluktan uzak kalıp bir çıkış yolu bulamayınca kendi canlarına kıyıyorlar. Sigara alkol uyuşturucuya alışıyorlar.
Ve sonunda kendilerini öldürüyorlar.
Pek çok kişi her şeye kin besliyorlar.
Karşısına çıkana kin kusuyorlar.
Yok etmeye çalışıyorlar.
Nedenini anlamak zor yoksa mutsuzluğunun açığa çıkışı mı?
Güçlü olduklarını yoksa mutsuzluklarının kanıtı mı?
Bütün bu olumsuzlukları yenmenin tek yolu var?
Manevi coşkularla elde edilen hazlar sevme ve sevilmenin tadına varılmalı.
Dünya nimetlerinden faydalanmanın yollarını aranmalı ve huzurlu mutlu bir hayat sürmeli.
Hekimler çok eskilerden beri sevişmenin sağlık için faydalı ve yararlı olduğuna inanıyorlardı.
Sağlıklı ruhsal huzurlu uzun yaşamanın sırrının sevişme olduğunu anlamışlardı.
Sevişmeden alınan zevki ve doyumu hazzı sağlığa kazanım sağladığının bilincindeydiler.
AKIL OYUNLARI
İnsanlar karşılaştıkları meseleler karşısında akıl kullanmak veya yorum yapmak tavır almak yerine hissi davranarak sonuca varıyorlar.
Bunun nedeni kendilerinin de böyle öğretilmiş olmasından olması gerek.
Evimizde okulda iş hayatımızda ve de her ortam da her türlü davranışa hemen duygusal tepki veririz.
İş hayatında hata yaptığımızda bizi eleştiren usta ya da işverene karşı “Beni sevmiyor” diye duygusal davranırız.
Aklımıza gelmeyen şey “Yaptığım hakikaten yanlıştı bu eleştiriden nasıl ders çıkarırım.” diye aklımızdan geçirmeyiz.
Avrupa’da çalışan Türk işçileri çok çalışkan diye yabancılar tarafından övülürken uyarı ve eleştiri karşısında duygusal davrandıklarını söylemekteler.
Kendilerine iş hedefi koyma becerisi gösteremiyorlar.
Duygusal alınganlık bir tepkidir.
Kişisel hedef koyma ise akıl işidir.
İnsanlar hep eskilerden konuşmayı seviyorlar.
Geleceği konuşmak gelecek hakkında fikir üretmek gelecek hakkında hayal kurmak işimize gelmiyor.
Geçmiş hakkında konuşmak duyguları harekete kolay geçirir.
Oysa gelecek hakkında yorun yapmak, senaryo yazmak, öncelikle geniş bilgi sahibi olmak ve de akıl kullanmayı gerektirir.
KEŞKELER VE PİŞMANLIKLAR
Ekilen küçük bir tohum dev bir ağaç olur.
Büyük bir binayı yapmak için ilk kazmayı vurarak başlanır.
Uzun yolculuğa başlamak için ilk adım atılır.
İnsanlar kendilerine doğuştan verilen gücü kuvveti doğru yerde kendileri ile barışık tüm çevresi ile dengeli bir bağ kurarsa yaşamın güzelleşmesine katkı sağlar.
İnceldiği yerden kopsun fikrinden uzak durur.
Keşke ya da pişmanlık duymaz inilecek durakta iner akılcı davranır.
Sevmeyi ve sevilmeyi bilen insanın vazgeçemediği her zaman sahip çıkması değerler vardır.
Doğa ve kainat sevgisi israfçı olmamalı tutumlu olmalıdır.
İnsanlara karşı sevecen ve duyarlı olmalıdır.
Sevgi en değerli şeydir.
Sevilmiş olmak için önce sevilmeyi bilmek gerekir.
Sevebilmeyi öğrenmesi elzemdir.
Bazı anneler gerçek sevgiyi tatmadıkları için çocuklarını da gerçek sevgiyle sevemezler.
Mutlu anne sevgi doygunluğuna erişince çocuklarına melek gibi davranır.
Çevresine mutluluk saçar.
Aşkım veya seni seviyorum gibi yapay kelimeler günümüzde çokça kullanılıyor.
Bunlar içi boş özden yoksul boş sözlerdir.
Okşama kucaklaşma eyleme dönüştüğünde gerçek sevgidir özlü sevgidir.
Yalnız ve sevilmeyen kimseler zavallı ve mutsuz insanlardır.
İnsanlar yaşadıkları hayatın mutlu ve huzurlu neşe içinde geçmesini arzularlar.
İnsanların bazıları huzursuz ve mutsuz bir hayat yaşarlar.
Daha çok para kazanmak için ve sınırsız para harcamak için büyük mücadele verirler.
Fazla para kazanmak için yüz türlü dümen çeviriyorlar.
Yanlış yollara sapıyorlar suça karışıyorlar.
İnsanları aldatıyorlar.
Pazarlama taktikleri ile insan arda satın alma tutkusunu körüklüyorlar.
Doğal kaynakları talan ve israf edip çevreye zarar veriyorlar.
Mutlu erkekler-kadınlar dostların tanıdıkların ve arkadaşların ca aranan ve özlenen insanlardır.
Daha çok para kazanmak için savaş veren insan mutluluktan uzaklaşır.
Zengin olmak mutlulukla ilişkilen dirilemez.
Kadın ve erkeğin uyumlu olmaları mutlu bir yaşam sürmeleri bütün insanları huzur içinde yaşamaya teşvik eder.
O zaman daha iyi bir dünya umudu belirmeye başlar.
İnsan ırkı herkese karşı iyi davranan sevecen yaklaşan zarar vermeyen mutluluğu herkesle paylaşan hayatın daha güzel yaşanmasına toplumun mutluluğuna katkı yapan güzel bir türdür.
Kadın-erkek arasındaki zıtlaşma nefret etme düşmanca davranmakla; yaşanılası aşkı güzelliklerini nasıl heba ediyor nasıl ziyan ediyor.
Kimse bu duruma düşmemelidir.
Sevmek sevilmek her insanın en doğal hakkıdır.
Kadın-erkek arasında ki, savaşın sona ermesiyle bu barış dünyayı daha yaşanılır.
Daha huzurlu olmasını sağlayacaktır.
Görsel ve yazılı medya kişilerin özel yaşamlarını kitlelere aktarmakta sakınca görmüyorlar.
Özel hayatın en gizli yanlarını gözler önüne serip tüketim maddesine dönüştürüyorlar.
İçinde cinsellik olmayan hiç bir ürün satılamaz.
Bu tür yaklaşımlarla kitlelerin cinsel yaşamlarını ipotek altına alıyorlar.
İnsanlar sağlıklarının bilincine varınca kendilerine zarar veren kötü yaşam alışkanlıklarından uzaklaşacaklardır.
GÜVEN KAZANMA
Evlilik acil karar verilecek bir kurummuş gibi görmek ileride telafisi imkansız sorunlara yol açar.
Dış baskılar anne-baba aile baskısı geleneklerden gelen kültürel baskılar insanın yanlış adım atmasına sebep olabilir.
Evliliğin gelecekde doğabilecek sorunları çözmek hayli zorlaşır.
Bu durum kişinin üzerinde ki, baskıları arttırır sorumluluk duygusu azalır.
Sorunları kabul etmek zorunda kalmış olur.
Bazı erkekler kendilerini aciz zayıf görür ve onlar öz güven eksikliği içindedirler.
Bu yüzden evlenecekleri kadın sayesinde öz güven eksikliğini yeniden kazanacaklarını sanırlar.
Evlenmekle kendilerini güvende hissederler.
Evlenecek kişiler bu kararlarını sadece kendileri vermeliler.
Oysa uzun yıllar güvensiz yaşayan kendilerini aciz zayıf gören kişilerde bu korkularını yenmek normal huzurlu mutlu hayata dönme isteği zaman alacaktır.
İnsan iç huzurunu enerjisini ruhsal dengesini sağladığı zaman “İçsel huzursuzluğu” nasıl azaldığını insanın üzerine çöken zayıflığın acizliğin nasıl azaldığını güç kaybettiğini görecektir.
Korku kadın ve erkek arasında düşmanlık varmış gibi görünmesine sebep olabilir.
Erkekler kaba güçleriyle üstünlük sağlamaya çalışıyorlar.
Birbirlerini seven eşler her konuda eşit duruma gelmelidir.
Bir birlerinin dengi olmalıdır.
Böylece aralarında ki, her türlü çekişme sona erer.
Eğer kadın ile erkek arasında böyle bir uyum birliği sağlarlar sa ruhsal ve bedensel olarak sağlıklıdırlar.
Cinsel doyumsuzluk ruh ve akıl sağlığını olumsuz etkileri vardır.
Deliliğin açığa çıkmasına sebep olur.
Cinsel doyum yararlıdır.
Cinsel yatıştırıcı olarak bilinir.
Erkekler her zaman sevecen anlayışlı duygusal yönü ağır basan kadın aramaktadır.
Böyle arayışlar erkeklerin sürekli hata yapmalarına sebep olmaktadır.
Öz güveni kazanan erkekler böyle bir arayıştan uzaklaşacak bu tür bir arayışa ihtiyaçları kalmayacaktır.
Evlenip de sorunlar çıkmaya başladığı zaman erkekler kendi kendilerine sordukları soru şudur?
Eşime yakın olmamın ona böyle bağlanmamın sebebi nedir?
Bu tür sorgular evliliğin geleceğini sorgular.
Evliliğin geleceğinin nasıl devam edip etmeyeceğini sorgulamaya başlar.
Bu tür soru sorma böyle yaklaşımlar.
Evliliklerin ileri aşamaların da ruhsal duygusal gelişimlerinin üst seviyelerinde akıllara gelebilir.
Evliliğin en belirgin gücü olan özün birliğidir.
Suyun ve Ateş’in birliği?
Bu iki kutup bir olmaları uyum içinde olmaları evliliğin sürekliliğini sağlar.
Esas olan su ve ateşin enerji alanlarının birleşmeleri bir olmaları yaşam bize sunduğu bu iki kutbu bizler fark edince eşsiz gelişim ve sevgilisini eşli gelişi farkına vararak birlikteliğin güçlenmesidir.
İçinde insan olmayan içinde insanı barındırmayan sevgi doğada var olması böyle bir sevginin yaşaması mümkün değildir.
Böyle mutsuz ve umutsuzluktan uzaklaşalım.
Ölümden başka yol olmadığını bunları tekrarlamayalım.
Mutlu olmanın da güzel bir yolu vardır.
Sevmek ve sevilmek su ve ateş birliği?
SONSUZLUĞUN MESAJI
Bizim seçme şansımız vardır.
Bizim özgür idaremiz vardır.
Ve bizler bunun farkın dayız.
Ne kadar disiplinli olacağımıza yalnızca biz karar veririz?
Ve bundan dolayı sorumluyuz sınırsız yaratıcılığa ulaşabiliriz.
Biz burada diğerimiz için yardım etmek geliştirmek karşılıklı ilişkilerde bulunmak için bulunuyoruz.
Enerjinin bilgisi ve bu bilginin idare edilmesi bilincimizle birlikte gelir.
Birçok duygular vardır ve bizler sonunda anahtarın çok basit olduğunu anlayacağız bu anahtar yargısız koşulsuz sevgidir.
Eğer bir şey karmaşık görünüyor sa bu sevgi değildir; başka bir şeydir.
Sevgi duruma göre hangi rol daha fazla yardımcı oluyor.
İnsan yardım edici verici ya da alıcın olabilir.
İnsanlar bilgeliğe ulaşabilirler.
Ama diğer canlılara fırsat verilmemiştir.
Duygusal bilgeliğe ulaşmak bizim yeryüzünde ki, görevlerimizden biridir.
İDEAL YAŞAM
İdeal yaşam bizi de herkesi de mutlu edendir.
Kendi içinde hiç kimseye zarar vermeyendir.
İçinde yaşadığımız toplumda elimizden geldiğince yardımcı olduğumuz böylelikle toplumu yalnızca yıkıma yitimden kurtarmak yetinmeyip toplumun daha güzel daha sevgi dolu olmasına katkıda bulunduğumuz bir yaşamdır.
Hepimiz günde üç öğün yemek yiyoruz hemen hemen tüm yaşantımızın üçte biri uykuda geçiyor.
Bazıları yaşamlarının en büyük bölümünü öğrenmeye ayırıyor.
Yaşamda elde edilebilecek en iyi durumun sağlık güçlülük ve genç bir görünüm.
Yaşın verdiği bilgi ve deneyimin birleştirilmesi olduğu onaylayacağınızı sanıyorum.
Kuşkusuz amaç sağlıksız ve yaşamaya yapıcı bir biçimde katkıda bulunmadan ileri yaşlara kadar yaşamak değil.
Bu durumda toplumun sırtında bir yük sevgi ve saygı görecek yerde?
Acınacak bir yaratık oluruz buna sadece varlığımızı sürdürmek diyebiliriz yoksa yaşamak elbette bu değildir.
İnsan fiziksel duygusal ve zihinsel doyum biçimindeki mutluluğu arar.
Kişisel ilişkileri güçlendirmekle cinsel hayal kırıklığını ortadan kaldırmak cinsellikle ilgili sıkıntılardan kurtulmak yaşam süresini uzatmak ve sağlıklı yaşamak ister.
Dini inançlarıyla tatmin olmasına karşı ruhsal gelişimi cinsellikle daha iyi bütünleştirme ihtiyacı duyulur.
Kişisel sevgi ilişkisi sevgi ve merhamet kavramlarına benzetilir.
Amaç insanın benini doymak bilmez arzuları sakinleştirmek bu şekilde zihin güçleri denge de tutmak için çalışmaya başlar.
Şeklinde yerine mekanik uygulamalar konulmaz.
İnsan sevgilisi ve yaşam arasında eksiklik duyar.
Yürümek konuşmak ve düşünmek gibi yaratıcı güce dönüştüğün de o zaman sevişmenin zevki inancı şefkate dönüşebilir.
YAŞAMIN ÖZÜ
Sağlıklı yaşamın özü kendine de başkalarına da zarar vermemek.
Sorunlar yaratmaktan vazgeçmek ve yaşamın güzelliklerinin keyfini çıkarmak diyebiliriz.
İnsanların en iyileri suya benzer suyun milyonlarca şeye yararı vardır.
Ama onların hiç biriyle yarışmaz kimsenin değer vermediği çukur yerlerde birikir.
Su iyilikseverliğiyle belirli bir biçimde olmayışı her kabın biçimini alan yumuşaklığıdır.
İnsanların en iyileri dünyaya dönük uygulamacı basit bir yaşamı yeğleyendir.
Düşündükleri zaman derinle mesine düşünürler.
Başkalarıyla ilişkilerinde sevecen ve sözlerini tutarlar.
Devlet işlerinde çalışırlarsa uyum ve barışı en öne alırlar.
Görevlere en yetenekli olanı getirirler.
Eyleme geçmek için en uygun zamanı beklerler.
SEVGİ
Evrensel sevgidir derin sevgidir.
Savurgan olmamaktır.
Alçak gönüllü olmaktır.
Seve bilmek için sevilmiş olmak gereklidir.
TUTUMLULUK
Bir insanın bir milyon lira yaşam enerjisi ile doğmuş olduğunu farz edelim.
Yaşam süresi boyunca bir milyon değerinde yaşam gücü harcanır bazı insanlar bu gücü akıllıca kullanmışlar.
Ve 80 yaşına 90 yaşına kadar rahat yaşamışlardır.
Gençlikte elimizde ki, bu gücü daha hızlı harcarsanız bu güç size tükenmeyecek kadar büyük bir miktarmış gibi gelir.
Tüketici toplumumuzda insanları büyük çoğunluğunda fazlasını harcarlar iflas ederler.
Kötü alışkanlıklar nedeni ile yaşam enerjisini başına da aynı şeyler gelir.
Ve bu kötü kullanıma verilen ceza ise yaşama isteği kaybı hastalık ve ölümdür.
Bir iş söz konusu olunca en geçerli öneri o işi yaparken tutumlu olmak savurganlıktan kaçınmaktır.
Tutumlu olmaksa önceden tedbir almaktır.
Önceden tedbir almak hazırlıklı olmaya güçlenmeye özendirir.
Hazırlıklı olmak güçlü olmaksa her zaman başarılı olmayı sağlar.
Her zaman başarılı olmak sınırsız bir güce sahip olmak demektir.
İNSAN YAŞAMI NASIL ÖLÇÜLEBİLİR
Yalnız bilimsel cehalet insanı mekanik bir kurama indirgemeyi deneyebilir.
İnsan doğanın içinde ki, derin uyumu deneyleme yollarının bulmasının yararlı olduğunu düşünülmelidir.
Bedenin içinde dengelediklerimize her biri hücre mükemmel bir biçimde işleyecek enerjiye sahip olacak bu dengenin kurulması dünya ile uyumlu yaşayan mutlu bir kişilik yaratır.
Duygusal gerilim her hücreye büyük zararlara neden olur doğru soluma beslenme ve dinlenme bir insanın yaşam gücüne günde yüz birim daha eklendiğini söyleyelim.
Ancak yanlış beslenme sigara oburluk fazla çalışma endişe yanlış ilaç kullanımı yaşam gücünü yok eder.
Kendinize gereğinden fazla yük yüklemeye devam ederseniz bir sabah yaşamaktan bezmiş mafsal iltihabı ya da kanser hastalığına yakalanmış bir biçim de uyanırsınız belki de hiç uyanamazsınız.
Yaşam sermayenizi zamanından önce tüketecek ve zamanın dan önce ölecek daha kötüsü yaratıcı güçlerinizi ve fiziksel yeteneklerinizi büyük bir ölçüde tüketilmesiyle son yıllarınızı acı içinde geçireceksiniz.
İleri yaşta ve sağlıklıymış gibi görünen pek çok insan gerçekte ciddi bir çöküntünün eşiğinde sendelemektedirler.
Yalnızca bilinen (Kişisel) istekleri zorlamasıyla işlevlerine devam etmeye çalışırlar.
Kentsel yaşam güçlü zehrin dozunu arttırmaktadır.
Damar sertliği ve yüksek tansiyon gibi gerginlikler kalp damarının tahribatına neden olur.
Yaşlanmaya başlayıp yaşam gücümüz azaldıkça bedenimizde ki, boşluklar büyürler bu boşluklar yaşlanma sürecimizi hızlandırıp son yıllarımızın kalitesini düşüren yağlar ve pek çok çeşitli pislikle dolarlar.
YAŞAMIN SIRRI
İnsanlar çok kez başaracakken başarısızlığa uğrarlar.
Eğer o işte alacağınız sonuca verdiğiniz kadar işin başında önem verirseniz başarısızlık olasılığı azalır.
Günümüzde kitle sağlığını iyileştirmek için daha sağlıklı yiyip içme alışkanlıkları edinilmesi düzeyli beden egzersizleri yapılması gibi konularda epey çalışmalar oldu ama bütün bu düzenlemeler ve girişimler kesin bir ruhsal etmenden yoksuldur.
Bireyin yaşam boyu genç kalmayı yürekten istemesi gerekir.
Bu böyle olmadıkça kadın olsun erkek olsun hiç kimse bu programı uygulamak için gerekli çabayı göstermez.
Bunun çok basit iki nedeni var, başka mesleklerde ki, insanlara göre bedensel açıdan çok daha hareketli olmaları yanında hem müzisyenler hem de sporcular için onları yaşamaya isteklendiren ortak bir neden vardır.
Bu bölümde sağlıklı kalmak için önerilen çeşitli yöntemleri inceleyeceğiz.
1. Uyumlu yaşamanın yolu akılcı olmaktır.
2. İnsan uzun süre hareketsiz kalmamalı.
3. Ama yapılmayacak şeyleri zorlayarak kendini de tüketmemelidir.
4. İnsan uzun süre aynı biçimde oturmamalıdır.
5. Yada yatmamalıdır.
6. İnsan üşümeye başlamadan kalın giymeli fazla sıcak gelmeden de giydiklerini çıkarmalıdır.
7. Çok fazla açlık hissetmeden de yemeğini yemelidir.
Öğrettiği benimseyenler özellikle bir şey yapma çabası olmadan sürekli bir şeyler yapmaktadırlar.
MUTLULUK ARAYIŞI
Mutlu olabilmek için insanın olumsuz olayların da yaşaması ve de sindirmemiz gerekir.
Tüm insanların güven sorunu vardır.
İnsanın aşması gereken önemli bir etkendir.
İnsan sürekli tetiktedir.
İnsan her daim bana bir şey olacak endişesi içinde bu da insan da güven sorunu yaşatıyor.
İnsan güne odaklanamama duruma dönüşüyor.
İnsanın mutluluğunun içinde olumlu ve olumsuz duyguları vardır.
İnsanın meselesi bu duyguları dengeli yaşamasıdır.
Bu oran önemlidir.
Duygularımız sürekli değişiyor insanın mutluluğu için olumlu duyguya karşı olumsuz duygularında olmalı bu durum insana mutluluğu hissettirir.
Olumlu duyguları: Şöyle tarif edebiliriz neşe, umut, sevinç.
Olumsuz duygular: Stres, kızgınlık, öfke ve de kaygı.
İnsan duyguların hakkını eşit olarak veremez ise mutsuzluğu ön plana çıkarır.
Mutlu insan mutsuz insana oranla daha uzun yaşadığı bilimsel olarak kanıtlanmıştı.
ERDEM NEDİR?
Erdemli olmak ancak bilgi sahibi olmakla mümkündür.
İnsan kendini yenileyebilmelidir.
İnsan tevazu sahibi olmalıdır.
İnsan paylaşımcı olmalıdır.
Aklıyla zaaflarını uzlaştırmalıdır.
İnsan öncelikle adil olmalıdır.
Utanacağı sözü söylememelidir.
Utanacağı şeyler yapmamalıdır.
İnsan erdemi dışarıdan gelen baskı dolayı değil.
İçsel benliği ile gerçekleştirebileceği ve kendin özü olmalıdır.
Kişilik bilincine varması ve kişinin kendi kendini yargılaması.
Kişi kendini beğenmemek ve de kişi kendi yaptıklarını yetersiz bulması erdemdir.
Karşıt ancak karşıtlarını doğurur.
DOĞA İLE UYUM
Nasıl ki, bir akupunktur doktorun hastasının sağlığının bozulmasına neden olan enerji tıkanıklığını bedeninde ki, uygun enerji hattına bir iğne yardımı ile tedavi ediyorsa.
Bilgelerde aynı yöntemi binlerce yıldır dünya yüzeyi ve yaşadığımız mekanlar için kullanmışlardır.
Bilgelere göre evreni küçülmüş bir modeli olan insan evreni yansıtmakta.
Hem de ondan yani dağlardan göllerden nehirlerden yıldızlardan.
İnsan yapımı yollardan ve içinde mekanlardan etkilenmektedir.
Doğa ile uyumu sağlık uzun yaşam ve bilgelik kazandırmak için en önemli şey olduğunu keşfeden bilgeler.
Pek çok sanatın yanı sıra doğal çevremiz ve yaşadığımız içinde mekanlarla uyum olmamızı sağlayan sanatını da bir bilim düzeyinde geliştirmişlerdir.
PROBLEM ÇÖZMENİN YOLU!
Bir problemi çözebilmek için o problemle ilgili yeterli veriye sahip olmak gerekiyor.
Eğer eksik bir veri olursa doğru sonuca ulaşmak mümkün değil hep yanlış sonuca ulaşır.
Ya da asla çözemezsiniz yanlış sonuca ulaşmak da çoğu kez çözememekten daha vahim sonuçlar doğurur doğurmaktadır.
Gerçek hayatta yeterli bilgiye sahip değilsek problemi çözebiliyor muyuz? Hemde nasıl!
Yeterli bilgi olmadan çözdüğümüz problemlere bir baksanız neleeer neler.
İşle ilgili her türlü veriye sahip sorumlu kişilerin/uzmanların altından kalkamadığı problemleri.
Konuyla uzaktan yakından alakası olmayan kişilerin ne kadar kolaylıkla çözdüğünü sıklıkla görürüz!
Ülkemizin siyasi-iktisadi sorunları bir maçta yenilen takımın eksik yönleri.
Bir şirketin zarar etme nedenleri gibi sorunlar kahve köşelerinde o kadar kolay çözülü veriyor ki!
CEHALET İLE BİLGİÇLİK ARASINDA Kİ, BAĞ.
İşletmelerde de aynı durumlar söz konusu bir yönetici ya da en alt kademde ki, bir çalışan şirketin başka bir bölümünde ki, problemle ilgili hiç bir veriye/bilgiye sahip olmadığı halde yaşanan ya da şahit olduğu problemleri hemencecik çözebiliyor.
Problem çözmeyi mi başkasına akıl vermeyi mi yoksa biliyormuş gibi görünmeyi mi çok seviyoruz bilemiyorum.
Ama bildiğim bir şey var ki, “Cehaletle bilgiçlik taslama arasında yakın bir bağ” var.
Buna ilave olarak bilimsel düşünceyi kullanmak için üniversite bitirmiş olmak yetmiyor.
Matematik/Fen sorusu çözmekle hayata dair bir konuda karşılaştığımız bir problemi çözmek aynı şey değil.
Zira hayatta karşılaştığımız problemlerin çözümünün çoğu kez tek bir çözüm yolu ya da sihirli bir formülü yoktur.
Karmaşık yapılara sahip olabiliyor önemli olan problem ne olursa olsun onu çözme becerisine sahip olmaktır.
Bu da ilköğretimden/aileden başlayarak “Problem çözme” eğitimiyle devam eden ve ilerleyen yıllarda eğitim sistemi ve rol modellerle bunun desteklendiği bir toplum yapısı içinde gelişebilecek bir beceri olup ancak uzun yıllar alabilecek eğitim sistemini kökten etkileyebilecek bir sistem kurmakla mümkündür.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak hepimizin kabul ettiği bilinen bir şey var ki, bilgi çok değerli ve bilgi olmadan doğru sonuca ulaşmak mümkün değil gerçekten.
“Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz.”
Bilimsel yaklaşım problemlerin çözümü için yeterli veriyi oluşturmaktan geçiyor.
Bu nedenle bilim adamları bir problemi çözmeden önce analiz/tahlil aşamasına çok önem verirler aksi halde yanılma oranları çok artıyor.
O halde karşılaştığımız bir problemin çözümü için ne yapmalıyız?
Bunun pek çok yolu olmakla birlikte George Polya’ya göre (1887-1985) gerçek hayatta rutin olan veya olmayan bir problemin çözümü için aşağıda ki, süreçlerden geçmek gerekir. (Yrd. Doç. Murat Altun)
Problemin net olarak anlaşılması (Neler verilmiştir, ne istenmektedir.)
Çözümle ilgili stratejinin seçilmesi (veri diyagram tablo kontrol listesi süreçler arasında bağıntı kurma farklı bakış açısı benzeri konulara ilişkin çözüm örnekleri iş akışı vs.)
Stratejinin uygulanması (Başarılı olmazsa başa dönülerek veriler ve çözüm yolları yeniden ele alınır gerekirse strateji yeniden değiştirilir.)
Ve çözümün değerlendirilmesi, (Elde edilen sonucun beklenen ve tahmin edilen sonuç ile karşılaştırılması.)
Ortak akıl kullanılmalı problemin çözülmesine bu şekilde metodoloji yaklaşım ile gidermesi halinde sadece o problemin çözümü ile kalınmaz ortaya bir düşünce zenginliği de çıkar.
Bunun katkısı en az problemin çözümü kadar önemlidir.
Bu durum bazı işletmelerde karşılaştığımız sinerji bakış açısının ortak aklı kullanmanın yarattığı zenginlikle eş değerdir.
İş yaşamında esas olan problemlerin ortaya çıkmaması için gerekli tedbirleri almak olmakla birlikte sürekli olarak muhtelif sorunlarla karşılaşmak kaçınılmazdır.
Yönetim ve iş süreçlerin de yaşanan tıkanıkların yanın da karşılaşılan problemlerin çözümünde veriye ve yönteme dayalı bilimsel yaklaşım sergilenmesi son derece önemli olup bu durum işletmeye büyük değer katacaktır.
Bunun yolu yönetimin problem çözme becerileri konusunda çalışanları eğitime tabi tutması kadar yöneticilerin bilimsel yöntemden yararlanma arzusu ve çalışanları bu yönde teşvik etmesiyle mümkündür.
-alıntıdır-
(Wikipedia)
BİREYİN GÜCÜ
Tevafuk kelimesi benim açımdan ayrıca bireyin gücünü gösteren bir durumu da ifade ediyor.
Meydana gelen iyi veya kötü olayların birer tesadüf değil belirli bir bütünün ve olayların nedeni olması davranışlarımız dan sonrasını ve geleceği etkileme gücümüzü de gösteriyor.
Dolayısıyla bireyler olarak belki kısa sürede sonucunu görmek için yaptığımız eylemler kısa sürede olmasa da yaşadığımız toplum hatta medeniyet için olumlu sonuçlar doğurabiliyor.
Bu olumlu sonuçları zaman değişkeninden bağımsız ele aldığımızda şu üç önemli nokta üzerinde durabiliriz.
Uzmanlar toplumsal yaşantımızın karmaşası içinde yaşadığı mız stres yalnızlaşma çeşitli fiziksel hastalıklar ve benzeri olumsuz durumlarla baş etmenin en etkin yolu olarak içten gelen bir gücü pozitif bir enerjiyi önermektedir.
Mutluluğun dışsal etkenlerden ziyade içten gelen bir enerjiye bağlı olması gerektiği olarak somutlaştıra bileceğimiz bu anlayış bireyin öz gücünü göstermektedir.
Gücü sadece kendi için değil çevresinde ki, diğer insanların yaşamlarını da etkileme yetisine sahiptir.
Bazı uzmanlar kişilere belirli bir sürede hiç tanımadıkları sokakta rastladıkları insanları küçük iyiliklerle mutlu etmelerini tavsiye ediyor.
Bununla hem bu davranışın sahibinin hem de karşıda ki, kişilerin mutlu olacağını düşünmektedirler.
Yolda tanımadığı birine çiçek vermek sabah bindiği toplu taşıma aracında şoföre güler yüzle günaydın demek bu olumlu davranışlara örnek gösterilebilir.
Bu başkasını mutlu etme durumu bir döngü haline gelerek büyük bir çarpan etkisine dönüşebilir.
Sabah iş yerinize gittiğinizde karşılaştığınız bir meslektaşılarınız içten bir gülümsemesi.
Ya da size güzel kokusu bütün ofisi kaplayan bir kahve ısmarlayan bir ofis arkadaşınızı düşünün bu davranış birçok sıkıntınızı çözemezse bile sizi kısa bir zaman için bile olsa mutlu eder değil mi?
Belli bir yeteneği ile yaşadığı toplumun gidişatına yön veren liderleri ve bilim insanlarını düşünün ya da ömrünü bir hastalığın çaresini bulmaya adayan bilim insanlarını bu kişiler sahip oldukları kişisel güçlerine inanarak milyonlarca kişinin yaşamlarını değiştirip medeniyet tarihinde bireysel gücün önemini somutlaştırmışlardır. Olumlu yönleriyle kısaca sınıflandırmaya çalıştığım bireysel güç olumsuz yönleriyle de yaşamımızı etkileyebilir.
Örneğin karamsar negatif bir kişilik yapısıyla yaşamı kendine zehir eden bir kişi; çevresindekilere sahip olduğu yetkilerle mutsuz eden bir yönetici veya dünya savaşlarına neden olan milyonlarca kişinin yaşamını zehir eden kişileri düşünebiliriz.
Bu durum insanoğlunun bireysel tercihlerinin sadece kendi yaşamını değil toplumsal yapıyı da etkileyebileceğini göstermektedir.
Bu konu da verilebilecek en güncel örnekler den biri bireysel karbon salınımı olabilir.
Bu gün artık türümüzü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya getiren iklim değişiminin altında yatan en büyük sebep davranışlarımız sonucu atmosfere saldığımız karbondioksit gazı olarak kabul ediliyor.
BİREYSEL AYAK İZİMİZ
Salınan karbon gibi birey olarak kendi kişisel davranışlarımızı “Bireysel ayak izi” ile tanımlayarak hepimiz için birer ayak izinden bahsedebiliriz.
Karbon ayak izimiz sadece iklim değişimi açısından önemli olabilir.
Oysa bireysel ayak izimiz yaşamın tüm alanları için önem taşıyor.
Profesyonel kariyerimizde aile hayatımızda arkadaşlıklarımız da bıraktığımız ayak izimizde son derece önem taşıyor.
Karakterimizle birlikte kişiliğimizi oluşturuyor bu ayak izimiz tevafuk ediyor ve ilk önce bizim için bir rehber oluyor.
Yıllar önce bir karikatürümde çizdiğim gibi sevgi biçmenin yolu sevgi ekmekten geçerek atalarımızın özetlediği gibi ekilen ne ise biçilen de o oluyor.
Dolayısıyla kendi ayak izimiz aslında ilk önce bizim için bir rehber oluyor evet yaşam herkes için tevafuk ediyor.
Bugün ektiğimizi zaman geçtikten sonra ilk biçen yine biz oluyoruz karmaşık ilişkilerin ve davranışların çözümlemesine gerek duymayan bu sade öğretinin bu gün boğuştuğumuz birçok sorununda çözümü olduğuna inanıyorum.
Yaşam her bireye hem iyi hem de kötü davranma fırsatı sunar kimileri şahsi hırsları peşinde koşarken çevresini göz ardı eder bireysel tatminini her şeyin üstünde tutar kimileri de yaşadığı topluma ve zamana değer katmak faydalı olmak için üretir ürettiğini paylaşır paylaşmak için platformlar oluşturur.
ENERJİ HER TÜR YAŞAMIN KAYNAĞIDIR
Evrensel düzen içinde yerimize oturtulunca biz insanlar küçük güçsüz önemsiz yaratıklarız.
Biz doğanın sınırsız gücüne uyum sağlamadıkça bu güçlere yenilmekten başka elimizden bir şey gelmez bu güçlere karşı direnebileceğimizi ummamalıyız.
Doğanın gücü sınırsızdır nasıl dayanıklı ve sabırlı olunacağını öğrenmeli kendini gevşetip doğa ya uyum sağlama ve doğanın sınırsız gücünün bir parçası olma yolunda eğitimdir.
İç dünya bilinç dışımızda olduğundan bizi daha da güçlü bir biçimde etkisi altında tutar.
Bunun için kendini yetkinleştirme çabasın da olan kimse hayvansı etkilerini bulup bunların altında saklanan gerçeği ortaya çıkarmaya çalışmalıdır.
Ancak bu yolla bilinç dışında ki, gizli güçlerle uzlaşma sağlanmış ve onların olumsuz etkiler den kendini korumuş olabilir.
Bu iki dünya ile uzlaşma sağlanmalıdır.
İnsan özgün benliğine doğru olan evrimi tamamlamamıştır.
İnsan hala biyolojik etkileri tarafından zorlanmaktadır.
Zihnimiz nükleer bombaları ve insan oğlunu aya göndermeye olanak tanıdı.
Öyleyse neden zihnimizi kendi bedenimizi yönetmek için kullanmayalım.
BESLENME
Sevmeyi ve sevilmeyi bilen kişi aşırı yemek yemeden yana değildir, aşırı yemek ömür kısaltır.
Bütün hastalıkların kaynağın da yanlış ve aşırı beslenmenin sebep olduğu artık biliniyor.
Aşırı yemek yemekten zevk almak sağlığın önüne geçerse hoş olmaz önce sağlıklı düşünmeliyiz.
Kendimize uygun besinler seçersek bütün hastalıklara karşı önlem almış oluruz.
Refah içinde ki, tüketici toplumlar aşırı yeme içmeyi ön plana çıkartmış obez toplum olmuşlardır.
İnsanların kendilerine yaptıkları en büyük kötülük çok yeme içmeleridir.
Şişman kişiler gereksiz yere enerji harcarlar ayrıca da fazla kilolarının hamallığını yaparlar.
Kendilerini yemek yemekten uzak tutarak çok daha sağlıklı olurlar.
Mutlu olmak için yemek masasında az zaman harcayıp zamanının büyük bölümünü yatakta sevişerek geçirirler.
Az yemek yiyen kişi daha uzun ömürlü olur obezlik aşırı şişmanlık çağımızın en büyük sorunudur.
Tatlılara karşı aşırı istek duyuyoruz tatlıları büyük iştahla yiyoruz oysa şekerden tatlılardan uzak durmamızda büyük yarar vardır.
Bence kalbin en büyük düşmanı yağdır ben yönetici konumda olsam yağ kullanımını kesinlikle yasaklardım sigarayı da yasağa dahil ederdim.
Serbest piyasa koşullarında her firma malını satmak çabasın da kalp sağlığına faydalı diye bizlere öneriyorlar.
Mesela sıvı yağ az zararlıdır gibi fikirleri ortaya atıyorlar.
Bilimsel gerçek yağ atar damara zarar veriyor.
İnsan vücudu alınan besinleri eritirken yağ vücutta depolanıyor yağ kalp’de zarar veriyor.
Aldığımız birçok gıdadan vücuda yağ almaktayız yemeklere bolca döküp damak tadımızı alırız.
Böyle yaparak kendimize büyük kötülük yapmış oluruz.
Fındık yağı da ağır yağ türüdür kalorisi yüksek yağdır.
Enerji hapları bilimsel değil yararlı olduklarının ispatı yoktur.
Baharın ilk günlerinde yenilenmeye ihtiyacı olan cildimiz yararlı olan bayır turp yemeliyiz.
Vücutta biriken toksinleri atmamızı sağlayan bayır turpunu haşlayıp suyunu tonik niyetine yüzümüzü sürmenin cildimizde biriken yağları temizleyip cildin tazelenmesini sağlar.
Kimileri aç uyuyamam der ben de tok uyuyamam beslenirken düşünce gücüne de inanılmalı.
Dünyanın en pis yiyeceğini yesem sularını içsem bana zarar vermez diye düşünürüm.
Yemek yerken de aman bu bana ne güzel yarıyor şimdi benim cildimi güzelleştirecek diye yerim.
Düşünce bütün hayata yayılan bir şeydir insanın içinde mutluluk doldurup etrafına da yaşam enerjisi aşılayan olmalıdır.
Hayatımızdan negatif düşünceleri olabildiğince çıkartmalı.
Nedense mutluluğu hep dışarıda ararız oysa mutluluk içimizde.
İnsan güzel yaşamanın sırlarını keşfetmelidir.
Bu insanın içinden gelmeli hayatımızı ertelemeyelim.
İnsan önce mutlu olur.
Sonra hayatta başarı kazanır.
Hayatın sırrı gerçekten çok basit insan karışık bir varlık ve hayatı devamlı zorlaştırıyor.
İşin pozitif ruh aslında insanlar Allah’ın onlara verdiklerine hiç şükretmiyorlar ve şükretmeyi bilmiyorlar.
Yediğimiz her türlü besin canlıdırlar.
Kendi içinde enerjileri vardır.
Bu besinler bize enerji verirler.
İnsan sağlığına hangi besinlerin faydalı olacağını hangisinin zararlı olacağını kendince seçmesi gerekir.
Şeker, alkol, tahıl ürünleri, balık, meyve gibi bunlar insanı uyuşturur.
Hareketsiz kılar canlılık enerjisi azalır.
Kırmızı biber, zencefil, zerdeçal, sarımsak bol yenmeli kanseri koruyan önemli bitkilerdir.
Et, yumurta kümes hayvanları, tuz, böbrek, dalak, ciğer ve hurma bunlar enerjiyi arttıran yiyeceklerdir.
Soğuk bira, şarap, alkolden soğuk besinlerden uzak durulmalıdır.
Birçok yemek yağ kullanılmadan yapılmalı pilav yağsız yapılır.
Yemeklere lezzet katmak için soslar ketçap kızartmalar sağlığımıza zarar verir.
Ekmek sadece sabah kahvaltısında yemeli diğer öğünler de ekmek yememeli.
Ara öğünlerde sadece meyve yemeli kek kurabiye pasta gibi şeyler yenmemeli.
Günümüzde insanlar yemek yemeyi doyuma ulaşmak ya da kendilerini tatmin aracı olarak kullanıyorlar.
Mutluluk açlığı eşler arasında uyumsuzluk işlerinde başarısızlık?
Hayatta yapamadıklarımızı yemek yerken telafi etmeye çalışıyoruz ve hiç doymayacak gibi yemek yiyoruz.
Aslında bizlerin yemek yemeye değil başarı ve mutluluk ihtiyacımız var yaşantımızın düzene ihtiyacı var.
Kadınların kilo almasının sebebi mutsuzluklarıdır.
Eşleri ve çocukları onlara mutlu sevecen yaklaşmadığı onları mutlu edememesidir. “İnsan ruhu ne kadar fazla olgunlaşırsa o kadar az yemek yer.”
İnsanın yemek yeme tutumu bir türlü olgunluk ölçer gibi çalıştırıyor.
İhtiyacında fazla yiyorsan olgun değilsindir.
Nefsine hakim olabiliyorsan olgusundur.
Müthiş bir ölçü profesör öğretmen sanatçıda olsan hiç bir fark etmez az yemek olgun olabilmek için yemekle ilişkin sağlıklı bir düzene oturtman gerekiyor.
Yemek yerken birinci kaşıkla son arasında bir fark yoktur.
Aynı tat devam eder aslında insan az yediğinde tadı damağın da kalır yemek yerken tat almayı öğrenmeliyiz.
İnsanlar yemek yerken acele edilmesinin temel neden mutsuzluğumuz ve başarıya olan açlığımızın bir an önce yatıştırmak.
İnsanlar eğer ağızındaki lokmayı bitirip yeni bir lokma alsalardı.
Yemek süresi uzayacak ve daha az yemek yiyerek tatmin duygusundan uzaklaşırlar.
BEDEN HAREKETLERİ
İnsan her gün beden hareketleri spor yapmalıdır.
Akan sular dereler devamlı hareket halindedir.
Suyun temizliğini tazeliğini sağlar.
İnsan devamlı hareket halinde olmalıdır.
Hayat boyunca uyumlu yaşamalıdır.
Zinde dinç kalmak sürekli spor yapmakla mümkündür.
Düzenli egzersiz yapmak bizi zinde tutar.
Günümüz de hormonların sürekli çalışması yaşlanmayı geciktirici olduğu bilinmektedir.
Cinsel etkinlikler de yaşam hormonlarını arttırdığı sonuçlarına varılmıştır.
Huzurlu hayatı sağlamada sevişmenin verdiği coşku ve rahatlama insanı karamsarlıktan kurtarır.
Kimse sevme sevilmeden uzaklaşmak istemez.
Okşamak dokunma sevişme zevkinden kendisini mahrum etmek istemez.
İnsanların bildiklerini gelecek kuşaklara anlatmak aktarmak zorundadır.
Böyle yapmakla iç huzurlarını da sağlamış olurlar.
Uzun süre hareketsiz kalmak sakıncalıdır.
Aynı biçimde uzun süre yatmak uzun süre aynı şekilde oturmak sağlık için zararlıdır.
Ellerimizi birleştirip açarak derin nefes alalım nefes verirken ellerimizi birleştirelim.
Bir burun deliğini parmağımızla kapatıp önce nefes ver sonra nefes al sonra aynı hareketi tekrarla.
Boyu önce sağa çevirip mümkün olduğu kadar arkaya baktık tan sonra sol çeneni göğsüne daya sonra arkaya mümkün olduğu kadar arkaya bak.
Sonra başınla daire çevirmeye başla sağa sola.
İki elini arkaya bağla mümkün olduğu kadar geril.
SU İÇMEK
Su hayatın kaynağıdır su hayatın içinde gerek duyulan önemli kaynaktır.
İnsan her sabah bir bardak ılık su içmelidir.
Gün içinde ise 5 ya da 6 bardak su içmelidir.
Su insanı kalp böbrek gibi daha birçok hastalıktan korur vücutta biriken fazla miktarda ki, tuzu atar daha birçok hastalıklara iyi gelir.
Su elektriği güçlü ileti insanda bulunan elektriğim de suyun iletme etkisi vardır.
Bedendeki olumsuzlukları temizler.
Mikroplu sular içilmemelidir suyu kaynatarak içmeliyiz kaynatılmış su da mikroplar bakteriler ölür inorganik mineraller devre dışı kalır.
Kaynatılmayıp içilen su içinde ki, inorganik mineraller damar sertliği böbrek taşları gibi benzeri hastalıklara sebep olur.
Zayıflamak için çok miktarda su içmenin önemini hatırlatmaya gerek yok sanırım.
SAĞLIKLI OLMAK
Depresyona karşı semizotu faydalıdır.
Karaciğer rahatsızlıklarında enginara başvurulmalı.
Özellikle taze nane; hem ruhumuza hem de midemiz için faydalıdır.
Maydanoz, tere, dereotu, bahar depresyona iyi gelen bitkilerdir.
Sağlıklı olmak istiyorsak hayatımızdan üç beyazı çıkartmamız lazım.
Un, şeker ve tuz.
Çayı doğal haliyle içip içine şeker katmamalıyız çaya bir tane şeker atmakla bir şey olmaz demeyin.
Kalp, damar sertliği böbrek göz sorunları ile uğraşmak istemiyorsak şekeri ve şekerli yiyecekleri hayatımızdan tamamen çıkarttırmalı.
Şeker tüketen kişilerde kemik erimesi daha çok görülür.
Bağışıklık sistemine baskı yapar sık sık grip olmasına sebep olur.
Karaciğerde yağlanma yapar.
Safra kesesinde taş oluşur.
Diş çürütür diş etlerine zarar verir, ayrıca vücutta sivilce ve akne ye sebep olur.
Aşırı sıcak ve soğuktan havalandırılmamış kirli ve kapalı ortamlardan havada egzoz duman dan uzak durun.
Bağırsaklarınızı düzenli olarak boşaltınız sağlıklı kilonuzu koruyun.
İç hesaplaşmalarınız yapmaktan korkmayın huzurlu olumlu paylaşımcı ve sakin bir olun.
Öfkeden kinden hiddet ve şiddetten kıskançlık ve küslükten uzak durun üretici olun.
Kendinize önem verin ve daha sık ödüllendirin.
Aktif olun neşeyi kahkahayı gevşeme tekniklerinden yararlanın.
İnanç dünyanızı genişletin.
Dua edin kitap okuyun stresten uzaklaşın.
Egzersize önem verin haftada iki-üç gün beş veya altı adet ceviz ve iki adet güneşte kurutulmuş kayısı yemeyi ihmal etmeyin.
Alkol insan sağlığına zararlıdır.
Karaciğere zararı kanıtlanmıştır.
Uzun süre ve çok miktarda alkol aldığınızda ileride siroz hastalığına yakalanmanız olasıdır.
Alkolden uzak durmakta yarar vardır.
Çay, kahvede özellikle uyku sorunu olanların uzak durmaları en azından mümkün olduğu kadar az içilmesi önerilir.
Çay ve kahvenin uyarıcı etkisi olduğu kanıtlanmıştır.
Süt içerek kalsiyum ihtiyacı karşılanır.
Tuz da insanın iyot ihtiyacını karşılar.
NEFES ALMA
Doğru nefes alma beslenme dinlenme insanın yaşamına güç katar.
Yanlış beslenme kötü alışkanlıklar.
Obezite sigara endişe gereksiz yere hatalı ilaç kullanmak aşırı çalışmak kendini aşırı yormak insanı yaşamdan uzaklaştırır.
Yaşam kalitesini düşürür yaşam süremizi kısaltır.
Hayattan bezmiş fiziksel olarak yaratıcı gücümüzü kaybederiz.
Yaşlılık günleri zor ve sıkıntılı geçer kanser hastalığı kalp böbrek gibi çeşitli hastalıklara yakalanırız.
Yine de umutsuz olmayalım umutsuzluktan vazgeçelim.
Bize umut ve mutluluk vadedilen bir yol var.
Sevmek-sevilmek ve huzurlu mutlu bir hayat?
Nefes almanın sağlık yönünden önemi büyüktür.
Doğru nefes almayı öğrenmeliyiz.
YIKANMAK
Çağdaş dünyanın en büyük sorunlarından biriside çevre kirliliğidir.
Kullandığımız çeşitli parfümler deedorantlar.
Pek çok çeşidi olan deterjanlar çeşitli sabunlar ve pek çok fabrika atıkları.
Bütün bu olumsuzluklar çevre kirliliğine sebep oluyorlar.
Geçmişte de yaşayan insanlar binlerce yıl sabundan habersiz yaşamışlardı.
Soğuk su ile yıkanınca sabun olmadan kirler den arınmak temizlenmek mümkün değil.
Ancak bol sıcak su olunca sabuna gerek duyulmuyor.
Sabun, deterjan çeşitli pislikler fabrika atıkları denizlere ırmaklara göllere çevreye zararları insanı derinden üzüyor.
İnsanın bedeninin üzerine tabi olarak çıkarttığı yağın doyurulmamış yağ asitleri olduğu kanıtlanmıştır.
Bu yağ asitleri deride oluşan mantarı çeşitli bakterilere mani olurlar.
Sabunla yıkanan kişilerde deri iltihaplanması saç dökülmesi sık olarak rastlanıyor.
Parmak arasında ki, mantar pişik kaşıntı olmasına sebep oluyor.
Sabundan uzak durarak sabun kullanmadan bol sıcak su ile yıkanmak temizlenmek mümkün.
Denizlerimizde artık çok az balık avlandığın dan söz ediliyor.
Denizleri böylesine biz kirletiyoruz.
BÖBREK İÇİN
Dişimizi sıkarak ayak parmakları üzerinde durun soluk verirken küçük su idrarınızı boşaltın.
Böylece hem böbrekleri enerjisi artar hem de böbrekler daha iyi çalışır.
GÜNEŞTEN YARARLANMA
Güneşin bol bir ülkede yaşadığımız için güneşten yararlanıyoruz.
Ancak aşırı güneş ışınlarına mağrur kalınca deri kanseri olma ihtimali artıyor.
Aşırıya kaçmadan güneş banyosu yararlıdır.
Ayrıca gözlerimiz içinde çok yararlıdır.
YATMA
Sırt üstü yatılmaz sırt üstü yatıldığı zaman vücudun üst bölümü yüksekte kalır.
Karın bölgesi aşağıda kalınca çok fazla efor fazlaca enerji harcanır.
En sağlıklı yatış şekli sağ yana yatış şeklidir.
Müslümanlar öldüklerinde sağ tarafa yatırırlar.
Başımızın altına koyduğumuz yastık omuz hizasına gelmelidir.
Sağ el baş altına konulur sağ elin baş parmağı marifetiyle sağ kulak hafif öne eğilir kulağa hava girmesi sağlanır.
Bacaklar aşağı tarafa uzatılınca sol bacak sağ bacağın üzerine konur.
İnsan hiçbir zaman sol tarafa yatmamalı.
Sol tarafa yatınca kalbi sıkışır kalbin çalışmasını zorlaştırır.
SONUÇ
Bu satırları okuduğunuzda farklı anılarla 2015 yılını geride bırakmış 2016 yılına bir çok umut ve planlarla girmiş olacağız.
Mutluluk sağlık başarı birliktelik üretim verimlilik sevgi ve barış yaşam sevincimizi arttıran güzel dileklerimiz olacak.
2016 yılından ne beklersek bekleyelim “Yeni” yılda Tevafuk kelimesini biraz daha derin hissedeceğimiz.
“Yeni” bir bakış açısı geliştirelim davranışları mızın tevafuk edeceğinin bilinciyle üreterek paylaşacağımız verimli bir yıl geçirmeye çalışalım unutmayalım ki, attığımız adımların izleri geleceğimizi şekillendiren en önemli etken olacaktır.
Sözleri mi Konfüçyüsün şu özlü cümlesi ile bitirirken daha güzel ve yaşanılabilir.
Bir gelecek yolunda herkesin yeni yılını kutluyorum.
“Ya bir yol bul, Ya bir yol aç, Ya da yoldan çekil.”
-alıntıdır-
ENERJİ
Soluk alıp verirken alınan hava aldığımız besinlere karışıp arıtarak enerjiye dönüşür.
Bu bizim kanımızı canımızı etimizi oluşturur.
Bu akışkanlık hücrelerimizden akışı sırasında titreşimi ve ritmi sağlar.
Kalbimiz ve diğer iç organlarımızdan oluşan bu enerjiyi beynimize gönderir yaşama isteği ölme iradesi düşünme hayal kurma ve duygularımızı oluşturur.
Doğallaşan ritmi soluk alıp verme ve kalp atışı akışkanlığı hayatın kendisidir.
İnsan bedeninde akışkan elektriğin bir şekli olarak görebiliriz.
Bedenden akan görünmez enerjidir.
Bu enerji erkek de sperm kadınlarda yumurtalıklarında toplanır.
Cinsel yönden uyarıldığı zaman bütün benliğimize aniden enerji dolar.
İnsanın sağlıklı olabilmesi için yaşamsal enerjisini diri tutmalı geliştirmesin sağlamalı dır.
Kadınla ile erkeğin sahip oldukları hormonlar bir birleriyle ilişkiye girince yeni bir benlik sahibi olurlar bütünleşirler tek vücut olurlar.
Sağlığa da yararlıdır bir yandan gayret sarf ederken kalbi yormaz strese karşı doğal ilacıdır.
ELEKTRİK ENERJİSİ
Elektrik her günkü şeyler içinde kesinlikle hemen hemen en kavranamaz şeydir.
Gök yüzünde şimşek olarak çakar ve elimizi küçük bir keçe parçasıyla ovduktan sonra metal bir kapı tokmağına uzattığımızda parmaklarınızdan kıvılcım olarak çıkar maddenin yapısını biçimlendirir.
Plastiği kıvırabilir uhuyu yapıştırıcı hale getirir ışık elektro manyetik bir ışındır ve görülebilir.
Işıktan röntgen ışınlarına ve mikro dalgadan radyo dalgalarına kadar her şeyi içerir büyük bir olasılıkla dünyanın merkezin deki ergimiş metal özün girdap şekline dönmesi sonucunda yaratılan manyetik alanlar gibi demir bir çubuk da bir arada döner.
Sayısız elektron tarafından mıknatıslanır bedenin tümü dev bir elektrik makinesidir.
Beden kimyası bütün diğer kimyalar gibi elektriksel bağlara dayanır; hatta elektrikle işler burada yazılı olan sözcükler için ihtiyaç duyulan enerji sabah kahvaltıda yediğimiz yumurtadan gelir yumurta enerjisini tavuk tarafından yenen mısırdan alır.
Mısır bu enerjiyi doğrudan güneş elektro manyetik ışığından foto sentez aracılığı ile özümser.
Bu konu düşünüldüğümde tüm evrenin artı ve eksi olduğunu anlarız ancak bu eksi ve artı güçler arasında genellikle mükemmel bir denge olduğu için çevremizde ki, elektriksel güçlerin büyük bir kısmı yansızlaştırılmış natüralizme durumdadır.
Aynı zamanda bu nedenle cesareti kıracak biçimde en azından sıradan duygularla görünmez durumdadır.
Gerçekten çevremizde ki, her şey elektrikle yüklenmiş bir boşluktur.
Bu günkü sıradan insanlar bile evrenin bu yüklenmiş enerjilerden meydana gelmiş olduğunu kabul etmeleridir.
Sarımsakta sıcak bir enerji vardır sarımsak bedeni ısıtır bu nedenle sarımsağın özü sıcak ya da ateştir.
Esas ya da saf enerji olarak doğal dünyada her şeyden önce yaratılmıştır.
Bu özün öz ya da saf enerji metafizik doğası hakkında ki, anlaşmazlıkların örneği iyi mi kötü mü zarif bir biçimde önler ve dikkati tıpkı taze sarımsakta ki, sıcak ateş öz ya da onun dünyada ki, işlevsel görünümleri üzerinde yoğunlaştırır.
Sonuçta organik dünyanın gözlenmesi üzerine kurulan düşünce yaratıcı faydacı olmaya yönelir.
Bu gelişim daima dünyaya ve insanın içine yönelik uygulamalarla başlar.
ENERJİNİN BÖLÜMLERİ
1. Doğum öncesi enerji: Anneden ve babadan genetik koda aktarılır ve insanların sahip oldukları doğal canlılık olarak görülebilir.
2. Solunum enerjisi: Beden soluk alıp vererek evrensel enerjiyi emer.
3. Doğru biçimde soluk alanlar daha fazla enerji elde edeceklerdir.
4. Besin enerjisi: Besinlerden elde edilen özün saflığı uygulanan perhize ve bedenin besinleri özümseyerek olan hazım yeteneğine bağlıdır.
5. Meridyen enerji: Enerji üreten farklı türdeki beden hücrelerinden gelir.
6. Kanallardan tüm yaşamsal organlara ve salgı bezlerine akar.
7. Nabız enerjisi: Bedenimizin derin ritmi özellikle atar damarlarda ve toplardamarlarda hissedilir.
8. Aynı zamanda zihinsel fiziksel ve duygusal bedenimizi uyumlu duruma getiren bio-ritim enerjisinin salımın da görülebilir.
9. Yumurtalık enerjisi: Doğumdan gelen ancak diğer öz türleriyle besin vs.
Beslendiğin de daha da güçlenen cinsel bir özdür.
10. Cinsel öz tüm yaratıcı enerjilerin ve düşünce sürecinin temelidir.
11. Ruhsal enerji: Kişiliğimizin sezgi yeteneğimizin ve insanın kendi farkın dalığının ardında ki ışık.
12. En saf durumda varlığımızı meydana getirir.
13. Hiçlik enerjisi: Enerjilerin yaratıldığı ve oraya geri dönecekleri boşluk ya da hiçlik.
Her şey kendi içinde enerjiye sahiptir örneğin sıcak bir yemekten enerjiyi özümsemek kumsal da oturup güneş enerjisi beden tarafın dan kolayca özümsemeye çalışırsınız sizi kolayca yakabilir.
Ancak bedenimiz bir tabak yemeği kolayca hazım edebilir ve besinler ve kaloriler uzunca bir süre işlevlerini sürdürebilir.
Bedenimizdeki atom enerjisi her bireyin içinde bir atom bombasının enerjisinden çok daha büyük miktarda enerji deposuna sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Bu müthiş ruhsal enerji deposu sevgiye ve uyuma yönlendirile bilirse dingin bir varoluş için olanakların sınırsız olduğu görülür.
Bu enerjinin korunmasının etkileri kişiye göre değişiklikler gösterir.
Hiç bir insan diğer insanla ya da hiçbir canlı diğer bir canlıyla aynı türde enerji yaratmaz bir grup insan inanılmaz bir fiziksel güç elde ederken.
Bir diğer grup hastalıklara karşı büyük bir direnç ve uzun yaşama gücü elde eder her insan yaşadığı ortama yaratıcı bir uyum sağlayarak etkin yaşam süresini arttıracak bir yeteneğe sahiptir?
Gelişen insan bedeni ve içgüdülerini zihni ve ruhuyla yönetmektir.
BEŞ ÖGENİN BİLEŞİMİ
Beş temel ögenin enerjilerini uyumla bir bütünlükte bir araya getirir.
Beş ögenin bileşimi derin düşünme insanın sinir sistemi üzerinde güçlü bir süzme arıtma etkisine sahiptir.
Toprak ana ile diğer dört birleşirler böylece metal odun su ateş yere doğru çekmiş bu noktada yumuşak bir biçimde kaynaşmışlar.
Her bir öge açığa çıkmış ancak bütünlüklerini yitirecek ve küllere dönüşecek kadar sıcak bir biçimde birleşmişlerdir.
Her bir öge belli bir organa karşılık gelir.
Toprak dalağa metal akciğer ve ateş kalbe karşılık gelir.
Beş ögenin her biri diğerleriyle üç ayrı yoldan karşılıklı olarak etkileşir.
Üremeyene tehdit etme yaratıcı dönüş şu şekil de olur.
Odun ateşi yakmak için yanar küller çözülür toprağa sızar toprakta eridiklerinde suya akışkana dönüşen madenler çıkar su ağaçları ve bitkileri besler üstün gelen ve tahrip eden dönüşüm şu şekilde olur.
Odun metal tarafından kesilir.
Ateş su tarafından söndürülür.
Toprak odun tarafından delinir.
Metal ateş tarafından eritilir.
Su toprak tarafından engellenip kesilir.
Aynı zamanda yaşam dönüşümünde bu elementlere bağlantı halindedir.
Doğum oduna büyüme ateşe olgunluk toprağa yaşamın hasat dönemi metale ve yaşlılık ateşe nem toprağa kuruluk metale soğuk da suya karşılık gelir.
Beş elemente karşılıklı gelen duygular sevecen lik üzüntü sevinç öfke korku tek bir uyumla bütünlük birbirine karışırlar.
Bu karışım manevi gücü artırır ve nezaketi doğruluğu hürmetkarlığın ve mizahı güçlendirir.
BEŞ ELEMENTİN BİRLEŞMESİNİN?
Suyun (Yin) ve ateşin (Yang) ya da ve erkeğin yaşam vermek için birleştirilmesi duyuların kötüye kullanımı enerji kaybını arttırır.
Ve kişinin farkın dalığına zarar verir.
Duyuların kullanılmasının etkileri şu şekilde sıralanabilir.
Eğer çok bakarsanız sperm akışkanınız zarar görür çok fazla dinlerseniz zihniniz zarar görür.
Her bir öge bir duyu organına karşılık gelir.
Göz ateşe dil suya sol kulak metale sağ kulak oduna burun toprağa.
a. Beş hırsızın mühürlenmesi kulaklar gözler burun dil ve beden denetleme.
b. Kalbin ve yedi duyunu zevk öfke üzüntü sevinç sevgi nefret ve istek denetlenmesi?
c. İçsel sim yasal maddelerin yaşam koruyucu gerçek canlılığa dönüştürülmesi.
d. Ruhu arındırmak.
e. Ruhu geliştirmek ve eğitmek ruhun dışta ki, ayrıntılarla ilgilenmesini durdurmak bedenin çok değerli bir elmasa gösterilen ilgiyi gösterilmelidir.
Çünkü beden yaşamı elde etmek için kullanılacak araçtır.
Eğer ona karşı kayıtsız kalırsanız amacınıza ulaştığınızda bu gerçeği fark edemezsiniz.
a. Bedeni ruhu canı ve evreni bir birine karıştırmak birleştirmek.
b. Olumsuzluğu tümüyle yok etmek için olumsuzluğu elde etmek.
Bedeni bir gemiye ruhu ise geminin motoruna ve pervanesine benzete biliriz.
Uzun bir deniz yolculuğuna çıkmış olan bu gemi çok değerli ve çok büyük bir elmas taşımaktadır.
Eğer gemi bozulursa (hasta ve rahatsız bir beden) motoru ne kadar iyi olursa olsun çok uzağa gidemez hatta batabilir.
Bu nedenle bedende ki, tüm kanallar açılmadıkça üzerine gelecek üstün bir güç için hazır olmadıkça ruhsal eğitime girişmememiz tavsiye edilir.
Kaynaklar:
1. çeşitli köşe yazıları.
2. şaban çağıran: http://www.haber1. com/ mobil/yazi /1230/ problem-cozmenin-yolu
3. ali kamil uzun: http:// denetcinin gunlugu. blogspot. com. tr/ 2016 /01/ karbon-ayak-izimiz-iklimi-bireysel-ayak. htm.
4. taocu. chang jolan, çeviri: ilhan güngören, yol yayınları 1983. ist.
5. sonsuzluğun mesajı. m. morgan. drama yay.
Esinlenilmiş feyz alınarak yazılmıştır.
Bayrampaşa-İstanbul.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder